Claude Monet
Claude Monet (1840-1926)
Aralarında Claude Monet, Renoir, Pissarro, Sisley, Cezanne, Degas. Guillaumin, Berthe Morisot bulunan genç bağımsız ressamlar topluluğu 1874 yılında bir “Anonim Şirket” kurmuşlardı* O tarihte “Salon” diye adlandırılan yerde tablolarını sergilemeyen ya da sergileyemeyen ressamların hiç bir sanat değeri yoktu. Yetkililer ve halk “akademik” çalışmaların dışında hiç bir resim çabasını, hiç bir sanat yeniliğini benimsemedikleri gibi üstelik eski ustaların izinden gitmeyen ressamları alaya alıyorlardı. Genç ressamlar “Salonca bu yüzden kabul edilmiyorlardı. Onlar da aralarında anlaşarak bir şirket kurmuşlardı. İlk büyük sergilerini aynı yıl 15 Haziran - 15 Mayıs arasında ünlü fotoğrafçı Nadar’ın Capucines Bulvarındaki atölyesinde açmağa karar vermişlerdi. Claude Monet
Sergiye katılacak ressamların kataloğunu ressam Renoir’un kardeşi Edmond hazırlıyordu. Claude Monet ’in tabloları arasında bir manzara resmi vardı. Ressam Havre'dan Görünüş adım vermişti bu tabloya. Aydınlık bir buğu içinde güneş görünüyordu. Ön planda da bir kaç tekne vardı. Edmond Renoir;
“Havre'dan Görünüş demişsiniz ama bir şey görünmüyor Monet!” dedi.
Canı sıkılan ressam:
“Pekâlâ!” diye karşılık verdi. “İmpression (Empresyon) yazın öyleyse.
Empresyonist (İzlenimci) Ressam Monet
Edmond Renoir kataloğa “İmpression, Soleil levana yazdı. Hav re Görünüşü ad değiştirince İzlenim-Duygu - Doğan Güneş” olmuştu. Ertesi günü sergi açıldı. Tabloları seyredenlerin kimi gülüyor, kimi öfkesini belirtiyor, kimi de küfrediyordu. Sergiyi gezenler arasında Charivari gazetesinden Louis Leroy da vardı. Gazetecinin çevresindekiler çok keyifliydi. Tabloların karşısına geçip alabildiğine alay ediyorlardı. Bir ara Leroy onları susturarak:
“Şu tablo neyi göstermek istiyor?” diye sorunca çevresindekiler katıla katıla gülmeğe başladılar. Gazeteci arkadaşlarını yeniden susturdu:
Durun şu kataloğa bakalım ne yazıyormuş!” dedi. İzlenim Duygu - Doğan Güneş yazıyor. İzlenim-duygu, emindim bundan. Duygulandığıma göre ben de diyordum içimden zaten, muhakkak bunun içinde duygu falan olmalı!”
Herkes yeniden gülmeğe başladı. Bu sergi muhakkak ki yılın en başarılı şakasıydı. Ertesi günü yayınlanan Leroy’un “İmpressionniste’lerin Sergisi” adlı yazısı aynı mizah havası içinde okundu ve çok beğenildi. Ama alaylar da, yazılar da, küfürler de unutuldu. Ve ortada tek bir kelime kaldı: İmpressionnisme.
Empresyonizm Nedir?
Bununla beraber “İmpressionnisme” ne bir okul oldu, ne de bir akım. Pissarro’nun dışında hiç bir ressam “İmpressionnisme”e (empresyonizm) tam olarak bağlı kalmadı. Çünkü hiç bir “impressionniste’in ne bir programı vardı, ne de bir kuralı.
Leroy’un yazısından sonra “impressionniste” diye tanımlanan ressamlar kendilerini kabul ettirene kadar yıllarca çeşitli saldırılara amaç oldular. Çoğu yaşamını para sıkıntısı içinde sürdürdü. Bu ressamların karşısına her zaman bir anlayışsızlık ve ahmaklık duvarı dikiliyordu. Ama bunların hiç biri aşamalar yapmalarına engel olamadı.
Monet de parasızlık çekti. Mutlu günleri oldu. Mutsuz günleri oldu. Hastalandı, paralar kazandı, ama hep resim yaptı, durmadan resim yaptı. Bir devrimci değildi Claude Monet. Sanatta başkaldıran bir insan olarak da ün yapmak istemiyordu Sanata yeni bir şeyler getirmek çabası içinde değildi, Sevdiği şeylerin resimlerini özgürlük içinde yapmağı sürdürüyordu sadece. Monet’in tek amacı renk ve ışıktı.Siyahtan her zaman kaçmıştır Claude Monet. Çünkü ressam ışığı ve aydınlığı seviyordu. Üstelik siyahı çok kullanan akademik ressamlara da karşı olduğundan nefret ediyordu siyahtan. Ton ayırımı çağdaş resmin en önemli yeniliklerinden biridir. Monet ve ondan sonraki ressamlar bunu uygulayarak tablolarında göz kamaştıran bir dünya verdiler bize, Şu var ki Monet’nin içgüdüsüyle uyguladığı ton ayrımını Seurat ile Benri-Edmond Cross gibi, Signac gibi Maximilien Luce gibi “pointilliste” bilimsel bir yöntemle uygulamışlardır.
Monet'in İlk Ustası Eugene Boudin
34 Kasım 1840 tarihinde dünyaya gelen Claude Monet 'nin ilk ustası Eugene Boudin’dir. Hollandalı Jongkind de Monet’yi etkilemiştir. Zaten Monet bu ressamım kışkırtmasıyla Paris’e giderek İsviçreli ressam Gleyre’in atölyesine girmiştir. Ama Gleyre kasvetli bir adamdı. Işığa ve açık renklere âşık bir genç ressam daha vardı bu atölyede: Auguste Renoir, Claude Monet ve Renoir işte burada tanışıp yakın arkadaşlık kurdular. Bir ay sonra ikisi de Gleyre’den ayrıldılar.
“Monet kışın da yazın da Giverny'de otururdu. Güneş doğarken yataktan kalkar, güneş batarken yatardı. Paneur’ları ve perdeleri her zaman açıktı. Güneşin ilk ışınları uyandırırdı Monet’yi. Bir tane kızarmış domuz sucuğu yer. Bir bardak beyaz şarap içer, üzerine bir sigara tüttürür, sonra işe koyulurdu. Öğleyin sofraya otururdu. Saat ikide yeniden tuvalinin karşısına geçerdi. Ufukta güneş kaybolunca yemeğini yer ve gidip yatardı. Neden böyle davrandığını söyleyenlere de her zaman aynı karşılığı verildi, “Güneş battı, ne yapabilirim artık?”
Claude Monet'in Resime ve Sanata Bakış Açısı
“Tablolar öğretilerle (doktrinlerle) yapılmaz.”
Tablolarda yapılan fiyat artırmaları utanç verici bir şey. Kötü ressamları göklere çıkaran dergiler var, gazeteler var. Herkes tartışıyor, herkes anladığım iddia ediyor. Oysa sadece sevmek yeter de artar. Satıcı* lar tablolarımın arasında seçme yaptıkları zaman en iyi tabloyu göremeden geçerler genellikle. Reisini ger çekten tutkuyla seven bir tek kişiye rastladım bugüne dek. Bu adam Bay Chocquet idi. “Resmi neden ve nasıl sevdiğimi bana anlatmasınlar, buna ihtiyacım yok* derdi.
Açtığımız “impressionniste ’Ter dergisi sırasında Nadar’ın önünden geçerken içeri girmek isteyince: "Sakın haf oraya girme! demişler Bay Chocquef’ye. Bir yıl sonra tablolarımızın satışında kendisine Ilotei Drouot’nun önünde rastladım. Argeııteuiv’de yaptığım tablolarımdan birini 100 franga almıştı. Bizi tanıştırdılar. Gözleri dolarak: “Bir yılıma yazık oldu” dedi. “Tablolarınızı bir yıl önce görebilirdim. Bu zevkten nasıl da yoksun bıraktılar beni...” Çünkü o zamanlar acımadan yargı giydiriyorlardı bize. “Anlamıyorum...” demiyorlardı. “Ahmakça, iğrenç” diyorlardı. Bu da bizi kışkırtıyor, bize cesaret veriyordu, çalıştırıyordu bizi.”
Elie Faure Monet ile İlgili Düşünceleri:
“Claude Monet ışıktan sarhoştur. Güneş henüz doğmamış bile olsa, kapalı bile olsa hava güneşi başkalarından önce görür Monet. Güneşin dünya üzerine yaydığı ışık örtüsü onun için renkli yüz bin atomun gezindiği ve karşılaştığı sayısız bir kalabalıktır. Başkaları bunu bütünüyle görürler, Monet yaz güneşinden kış güneşini, bahar güneşinden güz güneşini ayırır. Sabah doğan güneşle akşam batan güneş bu süre arasındaki güneşlerin aynı değildir. Güneşin doğuşunu, yükselişini, alçalışım dakika dakika izler. İşte aynı suyun yüz ayrı imgesi, aynı ağaçların yüz ayrı imgesi ve bunlar aynı insan yüzündeki gülüşle gülümseyiş gibidir, acıyla umut gibidir, kararsızlıkla korku gibidir.