Barok Grafik Sanatı
Avrupa’da barok grafik baskı resimler, önce özellikle Alman toprağındaki Albrecht Dürer ve Hans Holbein gibi ressamlarca yapılmıştı. Alman Rönesans’ının önemli ressamları, olan bu sanatçıların kullandıkları teknikler, ağaç- baskı ile bakır üzerine doğrudan doğruya çelik bir iğne ile kazınan gravürden ibaretti. Yani bu oyma yöntemlerinde asitle oyma tekniği söz konusu değildi. Ancak XVII. yüzyılın hemen başında Fransa’da bakırın kazınarak gerçekleştirilen ilk tekniğine, nokta nokta yapılan bir başka kazıma tekniği eklendi. Bu türde birçok portre yapıldı. Hatta Rubens gibi ressamların yağlıboya kompozisyonları bile bu teknikle çoğaltıldı. Böylece XVII. ve XVIII. yüzyılda birçok resmin kopyası yapıldı.
Grafik Tekniği Gelişiyor
Giderek yenilik olarak XVII. yüzyılda asitle metal oyma tekniği bulununca, gravür sanatı son derece ilginç bir tekniğe kavuştu. Bu teknikte, üstü asfalt ya da isle kaplanan çinko plak üzerine, ucu iğne gibi sivri bir aletle resim çiziliyor, fakat çinko yüzeyin çizilmemesi ne özel bir itina gösteriliyordu. Çünkü çinkonun üzeri çizilince oraları asit tarafından yedirilemiyordu. Sonra da bu plak, sulu asit içine sokularak çizilen yerler oyduruluyordu.
Bu teknik ile istendiğinde tekrar tekrar asfaltla ya da isle kaplandıktan sonra üzerinde çalışılıp asitle oyulduğundan, son derece ilginç etkiler resmedilebiliyordu. Böylece açık ve koyulukları farklı etkiler, bir tek plakla elde edilebiliyordu. Bu tekniğin, XVII. yüzyılın başında Jacoues Callot tarafından bulunduğu tahmin edilmektedir. Callot, kamburları, dilencileri ve 30 Yıl Savaşları’nı, çeşitli kent görüntülerini, bu asitle oyma tekniği ile resimlemişti. Hatta böylece bir “Caillot Tarzı” bile ortaya çıkmıştı.
Bu asitle oymanın en güzel örneklerini ise Hollandalı Rembrandt yapmıştır. Portreler, manzaralar, İncil’den sahneler, çıplaklar ve kendi portreleri gibi.
1768’de de “Aquatinta” denen ve suluboya etkisi veren bir gravür tekniği Fransız Jean Baptıste Le Prınce tarafından bulunmuştur. Böylece ressamlar, açık-koyu fırça lekelerini asitle oyarak gerçekleştirebilme olanağını buluyorlardı. Bu teknikte en güzel örnekleri ise, o dönemde Francisco Goya yapmıştı: “Capriccios” ve “Savaşın Vahşeti” gibi.
Oyma gravür tekniği XVIII. yüzyılda özellikle kitap resimlemesinde başvurulan bir olanak oldu. Bu yüzyılda Venedikli Piranesi ve Canaletto, bu kentten çeşitli görüntüleri gene bu yeni teknikle gerçekleştirdiler. Alman gravürcüleri de av ve hayvan resimlerini çoğalttılar. Tarama ve noktalama için gerekli aletlerin yapıldığı XVIII. yüzyılda, soğuk oyma (asitsiz) ile en güzel örnekler de gerçekleştirildi. Barok ve rokoko üslubunda olan bu baskılar, serbest, artistik bir el yazısının da rahatlığını yansıttılar.